Türk Kızılay, 2005 yılından bu yana yürüttüğü Ulusal Güvenli Kan Temini programının başarısını gizli kahramanlar olan kan bağışçılarından alıyor. Her birinin farklı hikâyesi olan kan bağışçıları, bağışladıkları kanlarla birçok hayata dokunuyor.
Bağışlarıyla binlerce hastanın ihtiyacı olan kanın temin edilmesini sağlayan yardımsever kan bağışçıları, Türk Kızılay’ın başlattığı kış aylarında düşen kan bağışı için de desteklerini sürdürüyor. Hayırsever bağışçılar, kan bağışlamanın yanı sıra yakınlarını ve arkadaşlarını da kan bağışına teşvik ederek herkese örnek oluyorlar.
BENİM ACI HİKAYEMİ KİMSE YAŞAMASIN
Kardeşinin doğumu sırasında kan bulunamadığı için hem annesini hem de kardeşini kaybeden Dursun Balkaya, aynı acıyı başkalarının yaşamaması için hem düzenli olarak kan veriyor hem de kan bağışı konusunda farkındalık oluşturmak için çalışmalar yapıyor. Kan bağışı konusunda ayrı bir hassasiyeti bulunduğunu belirten Balkaya, “Annemi kaybettiğimde 7 yaşında bir çocuktum. Bu ülkede kan bulamadığı için birinin yakınını, annesini, babasını, evladını kaybetmesini istemiyorum. Vatandaşlarımız bu konuda duyarlı olmalı.Bunun için bir mücadele veriyorum.” dedi. Balkaya, kan vermenin insan sağlığı için de önemli olduğunu ve bir ünite kan ile 3 kişiye can olunabileceğini vurguladı.
HEDEFİM 500 ÜNİTE
İzmir’de Türk Kızılay’a 212’nci, toplamda 379’uncu ünite kan bağışını yapan 60 yaşındaki Emin Şahin bugüne kadar yüzlerce insanı hayata döndürdü. Son üç yılda 84 ünite aferez ve tam kan bağışı yapan Şahin Türkiye’de bir ilke imza attı. İki çocuk babası Emin Şahin, 2014 ve 2016 yıllarında “bir yılda en fazla kan bağışı” rekorunu da kırmıştı. Şahin, “Hedefim 500 ünite kan vermek. Kan verdiğimde kendimi ruhen ve fiziken daha iyi hissediyorum. Başkasının benden fazla kan vermesi mümkün değil.” dedi.
KAN VERMEK BANA BÜYÜK RAHATLIK VERİYOR
Balıkesir’deki 39 yaşındaki Mehmet Karaca da, yılda 4 defa kan veriyor.Karaca, “Ben bir kaç yıldır kan vermeye başladım. Yılda 4 kez kan veriyorum. Kan verme zamanı gelince bana mesaj geliyor. Gelip veriyorum. Kan vermek bana büyük rahatlık veriyor. Herkese tavsiye ederim” dedi.
HAYDİ DURMA HİKAYEME CAN VER
Nisan 2017’de lösemiye yakalanan, kemoterapi tedavisiyle hastalığı yendikten sonra Eylül 2018’de hastalığı nükseden NTV muhabiri Nazlı Sümer Akdoğar, tedavi sürecinde yalnızca kendisi için değil tüm ilik bekleyen hastalar için bir farkındalık oluşturarak “Haydi Durma Hikâyeme Can Ver” sloganıyla yola çıktığı bir kampanya başlatmıştı. Kampanyaya katılmak için Türk Kızılay’a kan veren pek çok kişinin donör olmasını sağlayan Akdoğar’ın başlattığı kampanyaya destek olmak için kök hücre bağışında bulunan NTV sunucularından ’ın eşi Özge Şenkal da bu sayede ismini dahi bilmediği küçük bir çocuğa umut oldu. Büyük bir sevinç yaşadığını ifade eden Özge Şenkal, “Düşünsenize hiç tanımadığınız birinin yaşamına can katıyorsunuz” dedi.
İLİKLERİNE KADAR HAYATA TUTUNDU
İzmir’de lösemi teşhisi konulan Öykü Arin Yazıcı, tedavisi için Antalya’ya getirildikten sonra anne Eylem Şen Yazıcı ve baba Çağdaş Yazıcı tarafından Türkiye’deki donör oranını artırmak ve kızlarına uygun iliği bulabilmek ümidiyle “Öykü Arin’e Umut Ol, Donör Ol” sloganıyla bir kampanya başlatılmıştı. Medical Park Antalya Hastanesi’nde tedavisine başlanan Öykü Arin’e ilk olarak annesinden yarı uyumlu ilik nakli yapılmış ancak olumsuz sonuçlanmıştı. Zaman kaybetmemek adına tüm Türkiye’ye de Türk Kızılay aracılığıyla bağış çağrısında bulunan aile daha sonra baba Çağdaş Yazıcı’dan alınan kök hücrenin olumlu cevap vermesiyle yeni bir sürece girdi. Nakil yapıldıktan sonra 2 yıllık kritik bir sürecin başladığını dile getiren anne Eylem Şen Yazıcı, “Donör olun, umut olun ve asla vazgeçmeyin. Kök hücre bağışı yapmayı unutmayın” çağrısında bulunarak vatandaşları Kızılay’a kan vermeleri konusunda teşvik etti.
KÖK HÜCRE BAĞIŞIYLA HAYATA DÖNDÜ
Lösemi hastasıyken adını bile bilmediği yardımsever bir vatandaşın Türk Kızılay aracılığıyla verdiği kan sonrası sağlığına kavuşan Tuğçe Çiçek, bağışçısına bir hayat borçlu.Lösemi teşhisi konulmasının ardından 8 kız kardeşinin de dokusu kendisiyle uyumlu çıkmayınca Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay’ın ortak başlattığı TÜRKÖK Projesi’ne başvuran Tuğçe Çiçek, ismini bilmediği bir donörün kök hücresini bağışlamasıyla 3 yıl önce hayata tekrar tutundu. 2 yıllık gizlilik ilkesinin kalkmasından hemen sonra Sağlık Bakanlığı ile irtibata geçerek bağışçısıyla tanışmak istediğini dile getiren Çiçek’in bu isteği yerine getirildi. Kendisine kök hücre bağışında bulunan Ahmet Kurç ile tanışan Çiçek, “O kadar çok dua ettim ki. Çok şükür sayenizde artık sağlıklıyım. Nakil sürecinde ve sonrasında sizinle tanışmayı çok istiyordum. Her zaman dualarımdasınız” dedi. İkinci bir ailesi olduğunu ifade eden Çiçek, “8 ablam vardı, şimdi 1 de abim oldu” şeklinde konuştu.(BSHA)