Hareketsiz yaşam nedeniyle obezite görülme olasılığı gün geçtikçe artıyor. Obezite ameliyatı başarı oranı hastaların en çok merak ettiği konuların başında geliyor. Ameliyat sonucunun kalıcılığı hakkında uzmanlar bilgi verdi.
Hastaların en az 3 senelik obezite sorununu yaşaması, yandaş hastalıklarda kullanılan ilaçların sıklığı ve türleri, ameliyatın yapılacağı merkezin tam donanımlı olması hem ameliyat sonucunun kalıcı olması açısından hem de hastanın sağlığı için büyük önem taşıdığını anlatan Prof. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatlarındaki önemli kriterler hakkında konuştu.
Obezite Ameliyatı Oranları
Günümüzün en büyük sağlık sorunlarının başlarında gelen obezite, her geçen gün artış sayısıyla da dikkatleri çekmektedir. 2000’li yılların başında ABD’de obezite görülme sıklığı yüzde 30.5’ten yüzde 41.9’a yükselmiştir. 2019’da yine ABD’de obeziteye ait ekonomik giderler 173 milyar dolar olmuştur. Türkiye’de ise 2019 yılı verilerine göre kadınların yüzde 24.8’i obez ve yüzde 30.4’ünün obez öncesi dönemde olduğu; erkeklerin ise yüzde 17.3’ünün obez, yüzde 39.7’sinin de obez öncesi dönemde olduğu tespit edilmiştir.
Dünya Çapında Obezite Rakamları
Dünya çapında ise obezite rakamları 1975 yılından beri yaklaşık 3 katına çıkmıştır; 5-18 yaş arasında da 340 milyondan fazla çocuk obezite hastası ya da fazla kiloludur. Tüm dünya oranlarında yetişkinlerinse yüzde 39’u aşırı kiloludur. Bu nedenle obezitenin sayısı arttıkça, yapılan obezite ameliyatlarının sayısı da yükselmektedir. Tıbbi olarak bakıldığında ameliyat sayılarının artmasının nedeni obezite ve morbid obezite görülen hastalarda diyet, egzersiz ve ilaç tedavileri tam olarak etki gösterememesidir. Bunun yanında obeziteyle birlikte yandaş hastalıklarda da artış olması tehlikenin ne kadar büyük olduğunun bir göstergesidir.
Obezite Ameliyatı Uygun Hasta Seçimi
Hastaların obezite ameliyatlarının sihirli bir değnek olmadığını fakat kilo vermede çok etkili bir araç olduğunu bilmeleri gerekir. Obezite ameliyatları, iyi kilo kaybettirmekle birlikte, kaybedilen kilonun daha iyi korunmasını sağlamakta ve obeziteye bağlı yandaş hastalıklarda gerileme sağlamakta ve bazen bu hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle ameliyatlar uygun hasta gruplarında oldukça efektif bir tedavi yöntemi olmaktadır.
Obezite Ameliyatı 18 yaş altına ya da 65 yaş üzerine uygulanabiliyor
Bu konuda en çok sorulan sorulardan biri de hangi yaşlar aralığında obezite ameliyatlarının yapılıp yapılmayacağıdır. 18 ile 65 yaş arasındaki her hasta ameliyat edilebilmektedir. 18 yaş altında ise hastalar seçilerek çocuk endokrinoloji ve çocuk psikiyatristi uzmanlarından görüş alınarak obezite ameliyatı yapılabilmektedir. Obezite ameliyatlarında bir diğer özel grup da 65 yaş üstündeki hastalardır. Bu grupta da anestezi açısından uygunluk varsa ameliyat gerçekleştirilebilmektedir.
Obezite ameliyatlarının başarılı ve yüz güldürücü olması için bazı kriterler bulunmaktadır. VKİ değerinin yanında farklı kriterler de gündemdedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
1. Hastanın en az 3 yıllık obezite sorunu varsa obezite ameliyatı düşünülmeli
Ancak her hastanın ameliyat edilmemesi gerektiği de bilinmelidir. Ameliyat için seçim kriterleri bulunmaktadır ve bu kriterler tüm dünya tarafından uygulanmaktadır. Vücut Kitle İndeksi 35’in üzerinde olan hastalar artık obezite ameliyatlarına yönlendirilmektedir. Ancak bunda da bir kriter vardır. Hastaların en az 3 yıllık obezite sorununun bulunması da ameliyat için bir kriterdir. Bunun yanında son yıllarda metabolik cerrahi kavramı gündeme gelmiştir. Burada da Vücut Kitle İndeksi 30 ile 35 arasında olan, ağır diyabet veya hipertansiyon hastaları önemli bir gruptur. Ağır diyabeti, hipertansiyonu olan hastalar eğer ilaçlardan fayda göremiyorsa ve kilo veremiyorsa bu grup metabolik cerrahi açısından değerlendirilmektedir. Bu ameliyatların sonuçlarının da son derece başarılı bilinmektedir.
2. Hastaların yandaş hastalıklarının olması ameliyat türünü belirleyebiliyor
Tüm bunların dışında da hemen hemen herkes obezite ameliyatı denildiğinde tüp mide yani sleeve gastrektomi yöntemini bilmektedir. Ancak çok farklı ameliyat yöntemleri de bulunmaktadır. Hangi hastaya hangi yöntemin uygun olduğu cerrah ve hasta tarafından belirlenmektedir. Her yöntemin farklı handikapları olabilir. Örneğin hasta ameliyat sonrasında vitamin ve mineral kullanımını yapmak istemezse, bu hastaya gastrik bypass ve duedonal switch uygulaması uygulanması riskli olabilir. Çünkü ameliyat sonrasında vitamin ve mineral kullanımına ihtiyaç olur. Bunun yanında hastanın diyabeti varsa kaç yıldır diyabeti olduğu, hangi ilaçları ne sıklıkta kullandığı, hipertansiyon söz konusuysa ne kadar zamandır hipertansiyonu olduğuna göre ameliyat yöntemi belirlenmektedir.
3. Minimum 2 sene yakın takip gerektiriyor
Obezite ameliyatları sonrasında hastaların yeni beslenme düzenlerine uyması çok önemlidir. Obezite ameliyatlarından sonraki süreçte hastaların mutlaka bariatrik diyetisyen eşliğinde hayatlarına devam etmesi gerekir. Ameliyat öncesinde beslenme eğitimine başlamak ameliyat sonrası dönem için büyük önem taşır. Ve bu hastalar ameliyat bitiminden sonra minimum 2 sene boyunca hem bariatrik diyetisyen hem de cerrahi ekip tarafından yakından takip edilmelidir. Belirli aralıklarla hastaların kan ve idrar tetkiklerinin yapılması sağlık açısından hayati rol oynar. 2. seneden sonra hastalardan yıllık takiplere gelmeleri istenmektedir.
4. Tam donanımlı merkezler ameliyat güvenliği için çok önemli
Ameliyattan sonraki iki seneyi tamamlayan hastalarda dikkat edilmediği takdirde kilo alımları olabilmektedir. Bu nedenle hastaların cerrahi ekip ile sıkı iletişimde olması önemlidir. Obezite ameliyatlarının tam teşekküllü bir hastanede yapılması gerekir. Bu hastanenin endoskopi, kardiyoloji, girişimsel radyoloji, radyoloji, göğüs hastalıkları, yoğun bakım açısından güçlü olması tüm riskleri en aza indirir. Olası bir problemde hastanelerde bulunan yan dallar büyük önem taşır. Belirli bir seviyenin üstü kurumlarda, tecrübeli ekipler tarafından gerek laparoskopik gerekse de robotik şekilde yapılan obezite ameliyatlarının sonuçları hastaların da uyumuyla hem olumlu hem de uzun vadeli kalıcı olmaktadır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)