En sık görülen kanserler arasında yer alan akciğer kanserinin adını duymak bile insanı korkutmaya yetiyor. Dünyada her yıl 2 milyondan fazla, ülkemizde de 40 bin kişi, sigaranın en önemli risk faktörü olduğu ‘akciğer kanseri’ tanısı alıyor.
Akciğer kanserinin tedavisinde uygulanan kapalı ameliyatlardan son yıllarda en çok dikkat çeken yöntem ise tüm işlemlerin göğüs kafesinden yapılan tek bir küçük bir kesi ile gerçekleştirildiği Tek Port VATS yöntemi! Dünyada ve ülkemizde sayılı merkezlerde uygulanan yöntemin sağladığı en önemli avantaj; ameliyat sonrasında hastaların solunumunu çok rahat şekilde yapmalarına olanak sağlaması ve bağışıklığı düşürmediği için hastanın kanserle mücadelesinde başarı şansını artırması! Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, bu yöntemin tanı ve tedavi işlemlerinin aynı operasyonda yapılmasına da imkan sağladığını belirterek, “Patoloji incelemesinde tümörün kötü huylu olduğu tespit edilirse aynı anda yapılan ameliyat ile kanserin tedavisi de gerçekleştiriliyor. Böylelikle akciğer kanserinin en erken şekilde teşhis ve tedavi edilmesine imkan tanıyor.” dedi.
İşlemler tek bir kesiden gerçekleştiriliyor
Akciğer kanseri, kaburgalar arasının geniş şekilde açılarak yapılan ‘açık ameliyatlar’ ve göğüs boşluğu açılmadan, kaburgalar arasından ilerletilen bir kamera ile görüntülerin ekranlara yansıtılmasıyla gerçekleştirilen ‘kapalı ameliyatlar’ olmak üzere 2 şekilde gerçekleştiriliyor. Kapalı akciğer kanseri ameliyatları kendi içerisinde standart VATS yöntemi, robotik yöntem ve Tek Port VATS yöntemi olmak üzere 3 gruba ayrılıyor. Standart VATS ve robotik yöntemde işlemler göğüs boşluğuna 2 veya 3 yerden gerçekleştirilen kesiden girilerek yapılıyor. Halezeroğlu, genel anestezi altında uygulanan Tek Port VATS yönteminde ise hastalığın olduğu göğüs boşluğu içerisine, sadece 2-3 cm arasındaki tek bir kesiden girildiğini belirterek, “Ardından 10 mm’lik bir cerrahi kamera hastalıklı olan bölgeye ilerletiliyor. Cerrah kamera aracılığıyla elde edilen görüntüleri ekranda görürken, operasyonu aynı kesiden ilerlettiği diğer cerrahi aletler ile gerçekleştiriyor. Hastalıklı kitle ‘endobag’ adı verilen cerrahi torba içerisine konularak göğüs boşluğu dışına çıkarıldıktan sonra operasyon tamamlanıyor.” dedi.
Hastanın iyileşme süreci kısalıyor!
Göğüs cerrahisi ameliyatlarında daha az kesi yapılması hastanın sağlığı açısından son derece önem taşıyor. Göğüs boşluğu içerisinde hayati önemdeki kalp, akciğer ve büyük damarlar bulunduğu için bu bölge vücudun diğer bölgelerine göre çok daha geniş koruyucu sinir ağları ile örülüdür. Böylece bu hayati alanda oluşabilecek en küçük bir tehlikede ağrı oluşarak hasta koruma altına alınıyor. “İşte bu nedenle, göğüs bölgesinde ne kadar çok kesi yaparsanız o bölgedeki sinirlerde oluşacak hasar ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak ağrı durumu da o oranda artıyor” diyen Halezeroğlu, şöyle devam ediyor: “Ameliyat sonrası ağrının artması, hastaların normal nefes alıp vermelerinde güçlüğe, normal yaşama geçmelerinde gecikmeye ve bağışıklıklarında azalmaya sebep olabiliyor. Göğüs kafesinde yapılan ameliyatlarda işlemlerin tek bir küçük kesi ile gerçekleştirilmesi bu sorunların önüne geçerek hastaya birçok açıdan avantaj sağlıyor.”
Tek operasyonda tanı ve tedavi imkanı!
Tek Port VATS yöntemi, akciğer kanserinin ‘tanı’ konulması aşamasında da önemli bir fayda sağlıyor. Tümörün büyüklüğü ve yerleşim yeri nedeniyle, iğne biyopsisi veya bronkoskopi, bazı akciğer tümörlerinin tanısı için yeterli olamıyor. Akciğer kanseri şüphesi olan hastalarda, bronkoskopi veya iğne biyopsisi gibi işlemlerle sonuç alınamadığı durumlarda Tek Port VATS yöntemiyle lezyonun görülerek biyopsi alınması işlemi yapılabiliyor. Alınan parça yeterli büyüklükte olduğu için bu yöntem kanserin tüm genetik testlerinin yapılmasına da olanak sağlıyor. Patoloji incelemesinde kitlenin kötü huylu olduğu tespit edilirse aynı anda gerçekleştirilen ameliyat ile kanserli doku vücuttan çıkartılıyor. (BSHA- Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)