Sıklıkla çocukluk çağında görülse de her yaş grubunda karşımıza çıkabilen pika sendromu, ölümcül tablolar doğurabiliyor. Halk arasında “toprak yeme hastalığı” olarak bilinse de, aslında tek tüketilen maddenin bu olmadığını belirten İç Hastalıkları Hem. Alanında Araştırma Görevlisi Emir Avşar, “Jeofaji olarak isimlendirdiğimiz toprak yeme durumu, bunlardan sadece biridir. Pika, çok geniş bir yelpazedir; o nedenle literatürde renkli bir hastalık olarak nitelendirilir. Bu rahatszlık; en az 1 ay süreyle, gıda olmayan maddelerin ısrarla yenmesi durumudur. Bu maddelerin başında kil, kömür, talaş, kireç, tebeşir, sünger ve sabun gelmektedir.” dedi.
Bu rahatsızlığın kelime anlamının çıkış hikayesine değinen Avşar; “Pika kelimesi, Latinceden köken almaktadır ve bir kuş türü olan saksağan anlamında gelmektedir. Bu hastalığa saksağan denmesinin sebebi ise; bu kuş türünün çok renkli türlerinin olması ve her şeyi yeme tutkularının olduğunun iddia edilmesidir. Pika’nın tanımı ise ilk kez 16. yy’da yapılmıştır.” dedi.
Bu hastalık bir süre devam edip, sonrasında kendiliğinden geçebildiği gibi, yıllarca devam edip çeşitli komplikasyonlara ve ölümlere yol açabileceğini söyleyen Avşar, “Gıda dışı maddeleri ağza atma eğilimi, her zaman pika olarak değerlendirilemez. Örneğin; 3 yaş altındaki bir çocuğun, yenmemesi gereken bir ürünü ağzına atması ve yutmaya çalışması, pika sendromu değildir. Bunun bilinçli olarak yapılması gerekmektedir. Vücuttaki bazı mineral ve vitamin eksiklikleri temel neden olarak gösterilse de, nörolojik ve psikolojik problemler de tetikleyici faktörler arasında yer almaktadır. Yenilen maddenin özelliklerine göre ise toksik durumlar ortaya çıkarak (kurşun, metal vb) ölümle sonuçlanan tablolarla karşı karşıya kalabiliriz.” dedi.
Bundan yaklaşık 8 yıl önce İngiliz bir hemşirenin 4.000 adet bulaşık süngeri ve 100 kalıp sabun sabun yediği haberleri dikkat çekmişti. Pika rahatsızlığından muzdarip olan bu hemşire, 2008 yılında tatil için gittiği Fas’ta, ince bağırsaklarda yaşayan bir parazit olan kancalı kurdu kaptığını ve sonrasın bu yeme problemlerinin başladığını ifade etmiştir. Yediği süngerlerin bir tadı olmadığını; ancak onları yemekten zevk aldığını ve tok tuttuğunu söyleyen hemşire, daha keyifli hâle getirebilmek için ise çeşitli soslarla beraber tükettiğini, hatta bir bisküvi gibi çaya batırarak yediğini söylemiştir.
Bu rahatsızlık üzerinden para kazanan kişilerin olduğuna dikkat çeken Avşar, “Sosyal medya platformlarında bazı kişiler, sırf bu rahatsızlığı olan bireylere yönelik hesaplar açmışlar ve bu hesaplardan “yenmesi amacıyla” çeşitli ülkelerden geldiğini iddia ettikleri killi toprakları ve tebeşirleri satışa sunarak kargo yoluyla hastalara ulaştırıyorlar.” dedi. (BSHA)
Yorum Ekleyin