Rahim ağzı kanseri dünyada en sık görülen kanserler arasında 4. sırada yer alırken, 45 yaş altındaki kadınlarda ise 2. sıraya yükseliyor. Dünyada her yıl 604 bin kadın rahim ağzı kanserine yakalanıyor ve bu hastaların yaklaşık yarısı hayatını kaybediyor. Oysa dünyada en sık görülen kanserlerden biri olan rahim ağzı kanseri aslında düzenli yapılan taramalarla önlenebiliyor!
Prof. Dr. Serkan Erkanlı, Rahim ağzı kanserinin düzenli uygulanan üç yöntemle önlenebildiğine dikkat çekerek, “Rahim ağzı kanseri için en önemli risk faktörü onkojenik human papilloma virüsleri olup, bu virüsler hastalığın yüzde 99’undan sorumlu tutuluyor. Onkojenik HPV enfeksiyonunu önleyen HPV aşıları, bu kanser türüne karşı en etkili korunma yöntemidir. Aşılar sayesinde, rahim ağzı kanserine yakalanma riski yüzde 70-90’a varan oranlarda engellenebiliyor. Diğer önleyici yöntemler ise smear ve HPV bazlı testlerin uygulandığı tarama programlarıdır. Bu tarama testleri sayesinde rahim ağzı kanseri erken safhada, hatta henüz gelişmeden önlenebiliyor. Rahim ağzı kanseri tanısı konduğunda bir an önce doğru tedavinin uygulanması önemlidir” diyor.
Ancak toplumda rahim ağzı kanseri hakkında doğru sanılan bazı hatalı bilgiler erken tanı ve tedaviyi geciktirebiliyor. Prof. Dr. Serkan Erkanlı, rahim ağzı kanseri hakkında toplumda doğru sanılan 10 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
YANLIŞ BİLİNENLER
Rahim ağzı kanseri genç yaşta görülmez
Rahim ağzı kanseri genellikle 35-45 yaş grubundaki kadınlarda görülüyor. Ancak bu kanser türü ileri yaş grubunda görülebildiği gibi, 35 yaşından genç kadınlarda da oluşabiliyor. Öyle ki dünyada her yıl 35 yaş altındaki yaklaşık 60 bin kadında rahim ağzı kanseri teşhis ediliyor. 21 yaşından genç kadınlarda ise rahim ağzı kanseri görülme riski çok düşük oluyor.
Rahim ağzı kanseri sinsice ilerler, belirti vermez
Rahim ağzı kanser öncüsü lezyonlar genellikle belirti vermiyorlar. Bu nedenle tarama programının hiçbir şikayeti olmayan kadınlarda yapılması yaşamsal öneme sahip. Rahim ağzı kanseri ise bulunduğu evreye göre; anormal vajinal kanama ve cinsel ilişki sonrası kanama şeklinde belirti verebiliyor. İlerleyen dönemlerde; düzensiz ara kanamalar, kasık ve karın bölgesinde ağrı, kanser daha da ilerlediyse; böbreklere veya bacaklara vuran ağrı ile bacaklarda şişlik gibi sinyallerle kendini belli edebiliyor.
Rahim ağzı kanseri erken teşhis edilemez
Rahim ağzı kanseri erken teşhis edilebiliyor, hatta henüz kanser öncesi lezyonlar aşamasındayken yakalanabiliyor. Kanser öncüsü lezyonların rahim ağzı kanserine dönüşümü için yaklaşık 15-20 yıllık bir süre gerekiyor. Bağışıklık sistemi zayıflamış kadınlarda bu süre 5-10 yıla düşebiliyor. İşte bu zaman aralığı, kanser öncüsü lezyonların, smear ve HPV bazlı testlerle henüz kansere dönüşmeden tespit edilmesine imkan tanıyor.
Tek cinsel partneri olan kadınlarda rahim ağzı kanseri görülmez
HPV (Human Papilloma Virüs) büyük oranda cinsel yolla bulaşıyor. Tek bir partnerle olan ilişkiden alınan HPV hücrelerde anormalliğe neden olup, erken saptanmadığı takdirde, kansere yol açabiliyor.
Hiçbir şikayetim olmadığı için smear testi yaptırmama gerek yok
Rahim ağzının kanser öncüsü lezyonları herhangi bir şikayete yol açmıyorlar. Belirtiler ancak kanser geliştiğinde ortaya çıkıyor. Bu nedenle rahim ağzı kanseri taraması olan smear testine asıl hiçbir yakınma olmadan 21 yaşında, HPV bazlı testlere ise 25-30 yaş itibarı ile başlamak gerekiyor.
Rahim ağzı kanserinden korunmak için sık sık smear testi yaptırmalıyım
Rahim ağzı kanserine dönüşebilecek olan hücresel değişimleri saptayan smear testine 21 yaşında başlanıyor ve 65 yaşına kadar her 3 yılda bir devam ediliyor. Prof. Dr. Serkan Erkanlı, HPV bazlı testlerle yapılan taramalarda daha başarılı sonuçlar elde edildiğine işaret ederek, “Tek bir smear testi kanser öncüsü lezyonları yüzde 55 oranında tespit edebilirken, tek bir HPV testi bu lezyonların yüzde 95’ini saptayabiliyor. Dolayısıyla smear testine 30 yaşından sonra HPV testi de ekleniyor. HPV bazlı testler normal sonuçlandığında, bir sonraki testin 5 yılda bir yapılması öneriliyor” diyor. Riskli durumlarda veya sonuçların anormal çıkması halinde ise her iki testte süreler kısalabiliyor. Eğer riskli bir tablo yoksa smear testini sık yaptırmak rahim ağzı kanserine erken tanı konulması şansını fazla arttırmadığı gibi, endişeye ve yanılma ihtimali nedeniyle gereksiz biyopsi işleminin yapılmasına da yol açabiliyor.
HPV enfeksiyonu geçirdikten sonra aşı fayda sağlamaz
Erkanlı, HPV aşılarının etkilerinin HPV ile karşılaşmadan önceki dönemde daha güçlü olmakla beraber bu enfeksiyonu geçirdikten sonra da fayda sağladıklarını belirterek, ”Rahim ağzı kanserine yol açan yaklaşık 14 adet onkojenik human papilloma virüs tipi vardır. Bunlardan biriyle enfekte olan hasta, HPV aşıları sayesinde, aşı içerisinde yer alan diğer tiplere karşı korunabiliyor. Ayrıca aşıların bu virüse karşı sağladıkları bağışıklık, vücudun enfeksiyona yönelik geliştirdiği bağışıklıktan daha güçlü bir etki gösteriyor” diyor.
Aşı olduktan sonra smear testi yaptırmama gerek yok
HPV aşıları her ne kadar rahim ağzı kanserine karşı büyük oranda koruyucu olsalar da, rahim ağzı kanserini yüzde 100 oranında önleyemiyorlar. Dolayısıyla aşı sonrasında da rutin rahim ağzı kanseri taramalarının ihmal edilmemesi yaşamsal önem taşıyor.
Smear testinde anormal hücre varlığı rahim ağzı kanseri demektir
Erkanlı, smear testi sonucunun anormal gelmesi durumunda hastaların mutlaka yakından değerlendirilmeleri gerektiğini belirterek, “Anormal hücre varlığı kanser öncüsü lezyon ihtimalinin arttığına işaret ediyor. Ancak bu tablo hastanın rahim ağzı kanserine yakalandığı anlamına gelmiyor. Burada daha önemli olan, kanser öncüsü hücre bozukluklarının oranının normal smear testi sonucuna nazaran artmış olmasıdır. Bu hastalardaki hücresel anormalliğinin derecesine göre rahim ağzından biyopsi yapmak gerekebiliyor. Bu şekilde kanser öncüsü lezyonlar erken aşamada yakalanıp tedavi edilebiliyor, böylece rahim ağzı kanseri önlenebiliyor” diyor.
HPV testim pozitif çıktı, rahim ağzı kanserine yakalanacağım
Kadınların yüzde 80’inden fazlası hayatları boyunca en az bir kez HPV ile enfekte oluyorlar. Ancak vücudun bağışıklık sistemi, 2-3 yıl içerisinde, hastaların yüzde 90’ından fazlasında HPV enfeksiyonunu temizliyor. Hastaların yüzde 10’luk kesiminde ise HPV enfeksiyonu kalıcı oluyor. “İşte bu grup hastaların yakından takip edilmeleri, kanser öncüsü lezyonların erkenden teşhis ve tedavi edilmesi için çok önemli” uyarısında bulunan Erkanlı, “Her HPV kansere yol açmadığı için test pozitif çıktığında, hangi HPV ile enfekte olunduğuna ve smear testindeki sonuca göre biyopsi yapılması veya hastanın yakın takip edilmesi gerekebiliyor” diyor. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)