Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Başkanı Azize Atlı Özbaş, Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) instagram canlı yayınına katılarak genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Erkan Doğan’ın konuğu oldu. Canlı yayında 6 Şubat Depremleri’nde ilk günden bugüne dek görev alan gönüllü hemşirelerle gerçekleştirdikleri çalışmalar, hemşirelerin daha iyi koşullarda çalışmak için Avrupa’ya göç etmeleri ve THD Hemşire Göç Eğilimi Araştırması, hemşirelere doktor yetkisi gibi konulardaki soruları yanıtlayan Azize Atlı Özbaş, dernek çalışmaları ve hemşirelerin mesleki talepleri ve sorunlarından bahsetti. Türkiye’de Fırat Üniversitesi ve Kilis Üniversitesi’ndeki sağlık bilimleri enstitülerindeki hemşirelik bölümlerinde alan dışı öğretim üyelerinin atanması, hatta bölüm başkanlarının da alan dışından olması sorunlarına yönelik de THD olarak girişimlerde bulunduklarının altını çizen Özbaş, orta öğretim hemşirelerinin atanamama sorununa yönelik THD olarak Sağlık Bakanlığı’na hemşire açığı konusunda belirttikleri sayılarda orta öğretim hemşirelerinin de yer aldığına dikkat çekti. Kendisinin de orta öğretim mezunu bir hemşire olduğunu ve eğitimini lisans düzeyine taşıdığını belirten Özbaş, atama bekleyen tüm orta öğretim hemşirelerinin de ataması yapılsa bile ülkedeki hemşire açığının kapanmayacağına dikkat çekti.
Hemşireler Doktor Yetkisi Değil Özlük Haklarının İyileştirilmesini İstiyor!
THD Başkanı Özbaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘hemşirelere doktor yetkisi’ vaadi açıklaması ile ilgili sorulan soruya şöyle yanıt verdi: “Herkes kendi mesleğinin sınırları dahilinde kendi mesleğini yapsın. Bizim doktorların yaptığı işleri yapmak o yetkilere sahip olmak gibi bir niyetimiz yok. Biz hiç kimsenin yardımcısı da değiliz. Hemşire yetkilerini istiyoruz, mevzuatı uygulanmasını, uzman hemşirelik sisteminin düzene sokulmasını istiyoruz. Bizim dernek olarak da felsefemiz toplum sağlığıdır bireysel çıkar söz konusu olamaz. Eğer bir grup hemşirelerden destek istiyorsa hemşirelere verecekleri sözler doktor yetkisi değil Türk Hemşireler Birliği’nin kurulması olmalıdır. Hemşirelerin özlük haklarının iyileştirilmesi, hemşireyi yok sayan bir teşvik sistemi varken, parça başı iş üzerinden ücret alıp da onun üzerinden sağlık çalışanları birbirini düşüren bir sistem varken böyle bir vaatte sahadaki iş barışını bozacaktır.”
Depremde, Selde, Yazın Sıcakta Depremzedelerin Yanında Olacağız
11 ilde yıkımlara neden olan 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat Depremleri’nin ilk gününden bugüne THD tarafından gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi veren Özbaş, “Hepimizin yüreğinde acı bırakan bir süreç yaşıyoruz hala bu sürecin içerisindeyiz. Deprem anında, sonrasında planlamalarla çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Biz dernek olarak sınırlı bir bütçeyle ve sınırlı bir iş gücüyle çalışıyoruz. Hemşirelerin yüzde 80’i kamuda devlet memuru olarak çalışır. Memur olarak çalışan bir grubuz ama olağanüstü bir durumda da hepimizin fazla mesai yapması gerekiyor. O yüzden gönüllülükle yapılan işler çok daha kıymetli oluyor. Sadece deprem bölgesindekiler değil, ülkenin pek çok ilindeki meslektaşlarımız çok aktif çalıştılar. İlk günlerde gönüllü hemşire desteği sağladık, süreç boyunca 4 binden fazla forma desteği sağladık, hijyen ile ilgili sıkıntılar vardı. Sağladığımız iletişim ağı sayesinde tüm bölgelerdeki eksikliklere ihtiyaçlara yönelik erişimimiz mümkün oldu. 32 tane özel dal derneğimiz var. Diyaliz transplantasyon derneğimiz depremin ilk anlarından itibaren çalıştık. Kitapçık oluşturduk, online erişime açtık, afet bölgesindeki kişilerle nasıl iletişim kuracakları ve benzeri konularda bilimsel destek sağladık. Halka yönelik bilgilendirme broşürlerimiz oldu. Depremzede meslektaşlarımızın zorla çalıştırılmaları gibi durumlarda girişimlerde bulunduk, Bakanlık nezdinde girişimlerdi. Kazanımlarımız oldu başvurumuzdan iki gün sonra Sağlık Bakanlığı İdari İzin Genelgesini yayımladı. Biz dernek olarak bütün deprem bölgesini ilçe ilçe gezdik, raporlar tuttuk. Adıyaman’da bir çadırımız oldu, şu anda konteynırda birinci basamak hizmetler veriyoruz. Gönüllü meslektaşlarımız yıllık izin alarak gönüllü faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ankara’da Yenimahalle Belediye’sinde dal derneklerimizin desteği ile psikoloji dal dernekleri gibi depremzede vatandaşlarımıza tarafımıza ayrılan iki büroda hizmet veriyoruz. Diyabet, pediatri, gebelerle ilgili çalışmalar yürütülüyor. Biz depremin akut safhasında sağlık sisteminin sürdürülmesi meslektaşlarımızın desteklenmesi ile ilgili çalıştık. Gönüllülük esası ile ilk günden itibaren çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gaziantep şubemiz de Nurdağı’nda koruyucu hizmetlerle ilgili çalışmalar yürütüyor. Yaz dönemini de çok önemsiyoruz. Yaz döneminde de bölgede olacağız” dedi.
Hemşire Göçü İle İlgili Sağlık Bakanlığı’nda Veri İstedik
Türk Tabipler Birliği’nin 2023 yılı ilk üç ayında iyi hal belgesi alan hekim sayısı verilerini yayınlamasının ardından artan hekim göçü sayılarına hemşire göçü de ciddi bir artış var. Hemşire Göçü Eğilim Araştırması hakkında bilgi veren Genel Başkan Özbaş, hemşire göçünün de yoğun bir şekilde meydana geldiği ülkemizde THD tarafından gerçekleştirilen, yurt dışına gitme hazırlığında olan hemşirelerin iyi hal belgesini Sağlık Bakanlığı’ndan aldıklarını, THD’nin kaç hemşirenin iyi hal belgesi aldığına ilişkin verileri bakanlıktan defalarca talep ettiklerini ancak veri paylaşımı yapılmadığını söyledi. THD’nin Göç Eğilimi Araştırması ile hemşire göçü konusundaki alan çalışması hakkında bilgi veren Özbaş, “Hemşire göçünde Almanya en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Bize göre hemşirelik hizmetleri anlamında bizden geri durumda olsa bile özlük hakları ve maddi imkanlar açısından daha ileride olduğu için öncelikli olarak tercih ediliyor. Bizim meslektaşlarımızın başlıca talepleri insanca yaşamak ve yaşatmak ancak bu mümkün olmayınca Almanya’da hasta bakıcılık ile hemşirelik arasında bir noktada uygulanan hemşireliği bile özlük hakları ve maaş konusunda daha iyi olduğu için tercih etmek durumunda kalıyorlar, gitmeye çalışıyorlar. Türkiye’de kendilerini değersiz hissediyorlar. Maaşları ile ilgili kendilerini değersiz hissediyorlar. Şiddete maruz kalıyorlar. Sadece hasta ve hasta yakınları şiddeti değil, yöneticiler, idareciler ve diğer sağlık çalışanlarından da baskı ve şiddet görüyor hemşireler. Hastanelerde şu anda baskı ve mobbing çok yaygın durumdadır. Bunun yaygınlaşmasının yanında bu baskıcı uygulamalar çok kanıksanmış durumdadır. Bizim ülkemizde biz temel olarak yasanın bize verdiği haklar için bile mücadele ediyoruz. Biz bu kavgayı verdiğimiz sürece haklarımızı alabiliyoruz. Bizim gerçekleştirdiğimiz araştırmaya katılan 8274 hemşirenin göç eğilimi ölçüldü, katılımcıların yüzde 76,3’ü; 7001 kişi Türkiye’den gitmek istediğini ifade etti. Hiç kimsenin gerçek arzusu değil aslında Türkiye’den gidip, göçmen olmak ama ekonomik zorluklar, değersizlik hissi ve daha birçok nedenle gidiyorlar” dedi.
“Bir Ülkenin Sağlık Bakanı Bizimle Görüşme Talep Etti”
Hemşirelik mesleğinde Amerika ve Avrupa’da da İngiltere’nin hemşirelik mesleğinde çok ileri durumda olduğuna dikkat çeken Azize Atlı Özbaş, Türkiye’deki hemşirelere yurt dışından yoğun talep olduğunu dile getirdi. Özbaş, “Dünya Sağlık Örgütü dünya genelinde hemşire açığına dikkat çekerek dünyada sağlığın geliştirilmesi için küresel sağlık için hemşirelerin kilit personel olduğunu belirtiyor. Hemşire azlığına dikkat çekmek için çok sayıda proje gerçekleştirdiler. 2000 yılının Hemşireler Yılı ilan edilmesi de bu azlığa dikkat çekmek içindi. 6 milyon hemşireye ihtiyaç olduğunu açıkladı. 2024 yılında bu sayının 18 milyona çıkması planlanıyor. Türkiye’den hemşire talebi oldukça fazla. Kapımızı aşındıran ülkeler var. şirketlerden bahsetmiyorum. Geliyorlar en iyi üniversitelerin tanıtımını yapıp öğrencileri kendilerine çekmeye çabalıyorlar. İnsanlar artık akın akın gidiyorlar. Bir ülkenin Sağlık Bakanı bizimle görüşmek istedi. Ama bizim isteğimiz yetişmiş hemşirelerimiz bizimle kalsın, toplumumuza hizmet etsin istiyoruz. Avrupa’daki Amerika’daki ülkeler için hemşire yetiştirmek istemiyoruz bizim ülkemizde zaten hemşire açığı var. Atanmıyor o başka bir problem ama ülkemiz sağlığa hak ettiği yatırımı yaparsa zaten sorunlarımız çözülecektir” diye konuştu.
Hemşireler Politik Gücünün Farkında Mı?
Hemşirelerin çok mütevazi bir meslek grubu olduğunu söyleyen Özbaş, hemşirelerin birilerini ikna etmek durumunda olmadığını belirterek politik güç konusunda şöyle konuştu: “Milletvekili adaylıklarında 12-13 tane hemşire aday adayı oldu, aday gösterilenler oldu, seçilebilecek sırada olan birkaç meslektaşımız var. Bu gündem yeni yeni konuşulmaya ve tartışılmaya başladı. Örgütlenmeyle ilgili ciddi problemimiz var. Bu yalnızca hemşirelerin de değil ülkenin problemi. Kadınların yoğun olduğu meslek gruplarında örgütlenme konusunda ciddi problemler var. karar verici lider olma konusunda cinsiyetçi bir yaklaşımımız var. Erkekler, hemşirelik mesleğe girmeye başladı ve yöneticilerin büyük çoğunluğunun erkek olduğunu görüyoruz. Mesleğimizde yüzde 10 temsiliyeti olmayan bir cinsiyetin yönetimdeki temsiliyeti neredeyse yarıya yaklaştığını görüyoruz. Ataerkil toplum düzeni ile ilgili kök nedenlerden kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Eyleme geçme konusunda daha cesur olunması gerekiyor. Derneğiz ama yıllardır bir avuç kişi birlik gibi çalışıyoruz. Bakanlıkla pek çok mevzuda çalışıyoruz. Özlük hakları ile ilgili ciddi kazanımlarımız var. Eylemsellik anlamında yol kat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir şeyler olmaya başladı ve devam etmek gerekiyor. Meslektaşlarımız örgütlenmeye korkmasın istiyoruz.”
THD Olarak 90’ıncı Yılımızı Kutlamaya Hazırlanıyoruz
Türk Hemşireler Derneği’nin bu yıl 90’ıncı yılını kutlamaya hazırlanacağını söyleyen Özbaş, “300 bin hemşirenin 250 bini bize üye olsa kazanımlarımız çok daha farklı olacaktır. Sorunlarımızla ilgili harekete geçtiğimiz noktalarda birlik olmak çok önemli. örneğin sağlıkta şiddet ya da teşvik ödemeleri konusunda bir haksızlıkla alakalı 300 bin meslektaşımızdan 100 bininin vereceği destek çok daha etkili olacaktır” şeklinde konuştu.
Görev Tanımlarınızda Yer Almayan İşleri Yapmayın!
THD olarak meslektaşlarına görev tanımlarında yer almayan hiçbir işi yapmamalarını söylediklerinin altını çizen Özbaş, “Meslektaşlarımız görev tanımı içerisinde olmayan ama yapmaları istenen işleri yapmazlarsa başlarına bir iş geleceğini düşünüyorlar. Görev yerim değiştirilir, sürülürüm endişesi taşıyor. Hemşirelik mesleği kendine ait yönetmeliği olan nadir mesleklerdendir. Sağlık Bakanlığı’nca belirlenmiş bir görev tanımımız var ama sahada uygulanmıyor. Hemşire her işi yapar konusunu kabullenmemeliyiz. Benim görevim ne ise ben onu yaparım ve görevimin ne olduğu da çok net bir şekilde tanımlanmıştır. Görev tanımları dışında işler yapmamaları için öncelikli tavsiyemiz mevzuatı bilmeleridir. Hemşirelik yönetmeliğini bilmeleri gerekiyor. Sahadaki sorunlar ile ilgili meslektaşlarımızın her zaman yanlarında oluruz” dedi.
Veterinerler Hemşirelik Eğitimi Veriyor!
BSHA’nın gündeme getirdiği hemşirelik fakültelerinde, alan dışı öğretim üyelerinin hemşirelik eğitimi vermesi konusunda THD Başkanı Özbaş, “Bu sorun aslında öğretim üyesi hemşirelerin sorunları değil. Bu sorun ülkenin sorunudur. Mesleki eğitimde niteliği sağlayamazsanız uygulamada da bir takım sorunları düzeltemiyorsunuz. Fırat Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde hemşirelik yüksek lisans öğrencilerine veterinerlik bölümü öğretim üyeleri hemşirelik öğretiyorlar. Öğretme gibi bir durum da yok aslında çünkü doğru düzgün derse bile girmiyorlar. 10 saatlik ders çizelgelerini doldurmuyorlar. Ama veterinerler hemşirelik bölümünde öğretim üyesi olarak istihdam edilmiş. Bu kurum için ne kadar iyi bir pozisyonlamadır? Bu konuyla ilgili YÖK’ü, Dekanlar Konseyi’ni devreye soktuk. Sonuna kadar da gideceğiz. Bu yanlıştan dönüleceğini umut ediyoruz” diye açıklama yaptı.
Kilis Ünivetsitesi’nde Hemşirelik Fakültesi’nde de Alan Dışı Öğretim Üyeleri Var!
Aynı durumun başka bir üniversitede daha yaşandığına dikkat çeken Özbaş şunları söyledi: Kilis Ünivetsitesi’nde hemşirelik bölümü var. 11 tane öğretim üyesinin 5 tanesi alan dışıdır. Biyolog, kimyager ve gıda mühendisidir. 6 tane hemşire öğretim üyesi yokmuş gibi bölüm başkanlığına da biyolog ataması gerçekleştirilmiş durumda. Böyle bir eğitim kurumundan nasıl nitelik beklenebilir. Bu şekildeki bir eğitim kurumunda öğretim üyelerinin yetiştirdiği hemşireden nasıl meslek kimliği beklenebilir. Kadro problemi değil bu mesleğin toplumun problemidir. Hemşireler sizin hastanızın sorumluluğunu alacak. Yoğun bakımda çalışan hemşire sizin hastanızın sorumluluğunu alacak. Herkes gittiğinde gecenin 3-5’te entübe olan 20 tane cihaza bağlı olan hastaya hemşireler bakacak. Ve bu hemşirelerin de kendi tercihi değil. Biz bir okulu tercih ederken oradaki akademik kadroya mı bakıyoruz. Bu öğrencilere yazık değil mi? çocukların eğitimi için oraya yatırdığı paraya yazık. Hukuk büromuz çalışıyor bu konuyu da çok yakın zamanda gündeme getireceğiz” dedi.
Orta Öğretim Mezunu Hemşirelerin Atanamaması Sorunu
Orta öğretim hemşirelerinin atanamama sorunları hakkında yöneltilen soruya THD Başkanı Özbaş, kendisinin de orta öğretim mezunu bir hemşire olduğunu, eğitimini önlisans ardından lisans düzeyine taşıdığını belirterek şöyle yanıt verdi: “Ülke politikalarına bakarak neden orta öğretim hemşireleri var ve neden atanamıyorlar konusuna değinmek gerekiyor. bu ülkede yıllardır hemşirelik üniversite lisans düzeyinde olmalıdır şeklinde bir kavga verdi hemşireler. Bunu orta öğretim hemşireleri de destekledi. Dünyada artık lise mezunu hemşire yok denebilir. Bizim ülkemizde Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık meslek liseleri vardı. Ardından milli eğitime bağlandı. Her kasabada her ilçede bir sağlık meslek lisesi açıldı. Sağlık Bakanlığı 2007 yılında hemşirelik yasasını çıkarırken geçici madde koydu. 5 yıl daha liselere öğrenci alacağını duyurdu. 2015 yılında liselere öğrenci alımı tekrar 5 yıl daha uzatıldı. Çünkü çzel sağlık meslek liselerinden ciddi para kazanan gruplar vardı. Hastanesi olmayan hocası olmayan apartman dairelerinden bozma liseler vardı. 2017 yılında Sağlık Bakanlığı Müsteşarı açıklama yaptı. Uluslararası statümüz açısından artık lise mezunu hemşire ile çalışılmayacağını lisans mezunu hemşirelerin atamasının yapılacağını açıkladı. Ve şu anda da iki meslek grubunun üyelerini de birbirine düşüren bir ekmek kavgası var. Lisans mezunu hemşireler biz üniversite mezunuyuz atama istiyoruz diyor, diğer taraftan önlisanslıların atanma talepleri var. Biz bir hemşire derneğiyiz. Bu yüzden orta öğretim mezunu atayın lisansı atamayın ya da lisansı atayın orta öğretimi atamayın gibi bir yaklaşımımız yok. Şu an ülkemizde orta öğretim lisans mezunu hemşireler de dahil olmak üzere herkesi atasalar bile kapanmayacak bir hemşire açığı var. Biz Türk Hemşireler Derneği olarak 120 bin hemşire atama bekliyor dediğimizde onun 90 bini orta öğretim mezunu meslektaşlarımızdır. Bekliyor dediğimiz grupta orta öğretim mezunu meslektaşlarımız da dahildir” diye konuştu. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)