Türkiye’de son yıllarda sağlık alanında yaşanan kötü çalışma koşulları, sağlıkta şiddet olaylarındaki yükseliş, ekonomik olarak mesleğin sürdürülebilir olmaması ile başlayan ve her geçen gün sayıca artan bir hekim göçü dalgası yaşanıyor.
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine az bir zaman kala Cumhurbaşkanı ve AKP Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yurt dışına giden hekimlere geri dönün çağrısında bulunduğu kamu spotu ‘hekim göçü’ konusunu yine yeniden gündeme getirdi. BSHA, doktorlara ‘giderlerse gitsinler’ söyleminin seçimlere az bir süre kala ‘Değerli Kardeşlerim, yuvanıza geri dönün’ noktasına evrildiği kamu spotu hakkında TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan yorumunu aldı. Son 20 yılda yurt dışına giden hekim sayısının 40 kart arttığını söyleyen Fincancı, “Gitmemek için kamu spotu hazırlamak durumunda kaldılar. Ama çok geç kaldılar” dedi.
Yılın İlk Dört Ayında 811 Hekim İyi Hal Belgesi Aldı
İktidarın sağlık politikaları, hekimlere yönelik sarf edilen ‘giderlerse gitsinler’ söylemleri ile başlayan değersizlik hissi, kırgınlıkların neden olduğu hekim göçü konusunda Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) yurt dışına giden ve gitmeye hazırlanan hekimler ile görüşmelerine devam ediyor. Hekim göçünün sayısal olarak ölçülmesine katkı sunan, geçen yılın ilk dört ayında 781 hekim TTB’den iyi hal belgesi alırken, bu yılın ilk dört ayında 881 hekimin iyi hal belgesi aldığı açıklandı. İyi hal belgesi verilerini paylaşan ve hekim göçü sorununun boyutunu elinden geldiğince gözler önüne sermeye çalışan neredeyse tek bir kurum var. BSHA, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı ile bir araya gelerek, seçim öncesi hekimlere ‘geri dönün’ çağrısı yapılması hakkındaki görüşünü aldı ve hekim göçünün nedenleri, hekimlerin hangi koşullarda geri dönebileceği ve hekimlerin geri dönmeleri için nelerin yapılması gerektiği konusunda bir söyleşi gerçekleştirdi.
“Sorunların Çözümünde Emek ve Meslek Örgütleriyle Hareket Edilmelidir”
BSHA’nın başlattığı ‘Hekim Göçü’ haber dosyasında sıradaki isim Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı oldu. Ankara’da TTB Genel Merkezi’nde buluştuğumuz Fincancı, hekim göçünün nedenleri, sayısal verileri ve çözüm önerileri konusundaki sorularımızı yanıtladı. Giden hekimlerin geri dönmesi, gitmeye hazırlanan hekimlerin vazgeçmesi için Türkiye’de nelerin değişmesi gerekir konusunda Fincancı önemli açıklamalarda bulunarak, 14 Mayıs seçimleri sonrasında olası iktidar değişikliği durumunda yeni gelecek yönetimin sağlık alanında iyileştirme noktasında neler yapması gerektiğine değindi, “her kim seçilirse seçilsin sağlık alanında yaşanan sorunların çözümünde emek ve meslek örgütleriyle birlikte hareket edilmelidir” mesajı verdi.
Hekim Göçünü Önleyemediğimiz İçin Çok Üzgünüz!
Türkiye’de 2023 yılı ilk dört ayında TTB’den yurt dışına çıkış için gerekli evraklar arasında yer alan iyi hal belgesi alan hekim sayısı 881’e ulaştı. Geçen yılın ilk dört ayında 781 olan sayı bu yıl artışta! TTB neredeyse hekim göçü ile ilgili ortaya veri koyabilen tek kurum olarak önemini koruyor. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türkiye’de gittikçe artan hekim gidişleri ile ilgili hekim göçünü önleyemedikleri için üzgün olduklarını söyledi. Fincancı, “Değiştiremediğimiz meslektaşlarımızın kendi ülkesinde kendi topraklarında çalışmasına olanak sağlayamadığımız için üzülüyor ve sorumluluk hissediyoruz. Ancak onların bu gerekçelerini de anlıyoruz. Çünkü gerçekten son 20 yılda daha belirgin bir şekilde sağlık alanı inanılmaz bir tahribat yaşadı. Bizim çalışma koşullarımız çok ağırlaştı ama her şeyin ötesinde bir değersizleştirmeyle karşı karşıya kaldık. Tabi ki bu AKP iktidarıyla başlayan bir durum değildir. Bu değersizleştirme adım adım ilerleyen bir süreçti” dedi.
Cunta Döneminde ‘Ağaca Bağlayın Kaçmasınlar’ Diyenleri De Gördük!
Türkiye’de hekimlere yönelik baskıların her zaman aktif olduğunu söyleyen Fincancı, “cunta döneminde biz hekimler ağaca bağlayın kaçmasınlar diyen siyasetçiler gördük. Ancak tabi bu gittikçe el yükselten bir halde doktorların eli hastanın cebinde mantığından tutunda hedef gösteren pek çok söyleme ardından gelen noktada giderlerse gitsinlerle noktalandı” diye konuştu.
Giderlerse Gitsinler Diyenler Geri Dönün Demekte Geç Kaldılar!
14 Mayıs seçimlerine çok az bir zaman kala yurt dışına giden doktorları Türkiye’ye geri çağrıldığı kamu spotu ‘hekim göçü’ konusunu yeniden gündeme getirdi. AKP Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Değerli Kardeşlerim’ diyerek seslendiği doktorlara ‘yuvanıza geri dönün’ çağrısı yaptığı kamu spotu hakkındaki sorumuzu yanıtlayan Fincancı şunları söyledi: “Tabi ki şimdi giderlerse gitsinler söyleminden geri döndüler. İktidardan gitmemek için kamu spotu yapmak durumunda kaldılar. Ama artık çok geç kaldılar. Çünkü 36 saatlik nöbetlerin ardından kamyonun altında kalıp ölmek istemiyor kimse. Hasta şiddetiyle sağlıkta şiddetle her gün burun buruna yaşamak istemiyor hiç kimse.”
Deprem Bölgesi’ndeki Hekimler Şiddete Uğruyor!
Hekimlerin yurt dışına çalışmaya gitmelerindeki tek neden ekonomik değil! Değersizlik hissi, sağlıkta şiddet konusunda hedef tahtası haline getirilmiş olmaları. Günümüzde her koşulda ve şartta hekime ve sağlık çalışanına şiddet hız kesmedikçe, hekim göçü ve sağlıkçı göçü durmayacak gibi görünüyor.
TTB Başkanı Fincancı, hafta başında deprem bölgesinde bir hekimin şiddete maruz kaldığı olayını anlatarak şunları söyledi: “O kadar büyük zorluklar içerisinde hala çalışmaya devam eden arkadaşımız şiddete maruz kaldı. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Emeğinin karşılığını alamayan daha doğrusu emeğinin karşılığının ne olduğunu bilemeyen bir hekimlik uygulaması var. Performans diyorlardı adına teşvik dediler sonradan arada bir fark yok tabiki. Belirsiz bir ücretlendirmeyle, bir sonraki ay ne kadar ücret alacağınızı bilmediğiniz hayatınızı planlayamadığınız bir ortamda ve ağır koşullarda çalışıyorsunuz. Ama en ağır geleni genç meslektaşlarımıza bu değersizleştirme çabalarıdır. Bu aşağılama bilimi yok sayan üstenci bakış ve tabi ki özellikle idarenin baskıları çok önem taşıyor. Sağlıkta şiddet deyince sadece hasta, hasta yakınının uyguladığı şiddet değil idarecilerin uyguladığı şiddeti de göz ardı etmemeliyiz. İnanılmaz bir performans baskısı var. Niteliğin önüne geçirdikleri bir nicelik iddiası var. Bu aynı zamanda 3-5 dakikalık aralarla hasta bakmaya indirgeniyor. O sürede ancak hastanın yüzüne bakabilirsiniz, hatta bazen yüzüne bile bakamazsınız. Bilgisayar ekranına bakmakla yetinirsiniz. Böyle bir ortamda çalışmak istemiyorlar.”
Yurt Dışına Gidişler Son 20 Yılda 40 Kat Arttı!
“TTB’nin iyi hal belge sayılarını paylaşıyoruz biz ama bu yurt dışına giden gitmeye hazırlanan meslektaşlarımızın gerçek sayısını göstermiyor” diyen TTB Başkanı Fincancı şöyle devam etti: “Çünkü bazı ülkeler var ki TTB’den iyi hal belgesi gerek görmediği için herhangi bir belge olmadan giden meslektaşlarımız da var. Ama sadece bizden iyi hal belgesi isteyenlere baktığımızda bile arada çok dramatik bir fark olduğunu görüyoruz. Son 20 yıl içerisinde yurt dışına gitme çabası içerisinde olan hekim sayıları 40 kat artmış durumdadır. Yurt dışına gitmek kolay değil. Bunu hepimiz tahmin edebiliriz. Köklerinden ayrı kalmak. Anadilinde konuşamamak, hekimlik yapamamak, kendi kültüründe hekimlik yapamamak zaten çok zor ve tabi ki hekimler eğitimleri gereği zaten evrensel ilkelerle mesleklerini yapıyorlar. Belki bu anlamda en az etkilenecek meslek gruplarından birini oluştursalar da yine de kendi topraklarınızda, kendi insanlarınızla yaptığınız hekimlik bambaşka üstelik bir de sevdiklerinizden, yakınlarınızdan ayrılmak ve göç etmek zorunda kalmak çok zor. İnsanlar gençler göçe zorlandı. Ne yazık ki bu belirsizlik hali, bu umutsuzluk hali, baskıcı zihniyet nedeniyle göçe zorlanmış oldular insanlar.”
İyi Hal Belgesinde Meslek Örgütleri Daha Çok Tercih Ediliyor
Türkiye’den yurt dışına giden hekimlerin tam sayısına ulaşabilmenin çok mümkün olamadığına ve hiçbir yerden bu sayılara net bir şekilde ulaşamadıklarını söyleyen Fincancı, “Sağlık Bakanlığı da iyi hal belgesi düzenliyor. Avrupa ülkeleri ve ABD genel olarak Sağlık Bakanlığı’ndan düzenlenen iyi hal belgelerini yeterli bulmuyor. Hem meslek örgütü üyeliği istiyor, çünkü diğer ülkelerde zorunludur bir meslek örgütüne üye olmak. Hem de iyi hal belgesinin meslek örgütünden alınmasını istiyor. Çünkü bir hekimin etik ülkelere uyumlu olup olmadığı, etik ilkeler çerçevesinde mesleğini yapıp yapmadığını değerlendiren temel organ meslek örgütleridir. Mesleğin etik ilkelerinin gelişimine de katkı sunar ve denetler. Dolayısıyla diğer ülkeler büyük oranda meslek örgütünden iyi hal belgesi talep ediyorlar. Ancak tabi iyi hal belgesi talep etmeyen bazı ülkeler de olabilir. Fakat geçen yıl özellikle yurt dışına gidişler arttıkça başka ülkelerden bize bir takım yazılar ve sorular gelmeye başladı. Örneğin Fas Büyükelçiliği bize bir kurallar dizisi gönderdi. Yurt dışına gitmek isteyen hekimlerin alması gereken belgeler yer alıyordu. Ve burada iyi hal belgesinin meslek örgütünden alınması şart koşulmuştu. Sadece Avrupa ülkeleri değil pek çok ülke dünyada aslında meslek örgütünden talep ediyor bu belgeleri” dedi.
İyi Hal Belgesi Rakamlarını Göç Sorununa Dikkat Çekmek İçin Açıklıyoruz!
TTB iyi hal belgesi ile ilgili verileri düzenli olarak geçtiğimiz yıllarla karşılaştırmalı olarak kamuoyuyla paylaşıyor. TTB Başkanı Fincancı, bazı meslektaşlarından bu açıklamaları nedeniyle eleştiri aldıklarını belirterek şunları söyledi: “Bu veriler ışığında bile görünen tablo çok ürkütücü. Ne yazık ki bazı meslektaşlarımız bu paylaşımımızdan rahatsızlık duyuyorlar. Hekimleri yurt dışına ittğimiz gibi suçlamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bizim paylaşma nedenimiz bir gerçekliğe dikkat çekmek. Bu ay ki iyi hal belgesi veri paylaşımımızı meslektaşlarımızı tüketen ağır çalışma koşullarının sona ermesi, hekimlerin ülkeden gitmemeleri kalmaları için çalışma koşullarının iyileştirilmesi mesajıyla yayımladık Nisan ayında TTB’den Nisan ayında 181 hekim, 2023 yılının ilk dört ayında da 881 hekim iyi hal belgesi almıştır. 2022 yılı ilk dört ayındaki rakam 781, 2021 ilk dört ayındaki rakam ise 329 olarak gerçekleşmiştir.”
Hekimler Döner mi? Gitmekten Vazgeçer Mi?
Türkiye’de sağlık alanında tahribatın her anlamda çok büyük olduğuna dikkat çeken TTB Başkanı Fincancı, “Öncelikle sağlıkta dönüşüm adı altında yaptıkları tüm değişiklikleri ortadan kaldıracak ve oturup yeniden sağlığın planlamasını yapacak bir iradeye ihtiyaç var. Bunun içinde mutlaka seçilen her kim olursa olsun bu çalışmalar emek ve meslek örgütleri ile gerçekleştirilmelidir. Kolay değil elbette ama bunları yapmak mümkün. Bunlar öncelikle yapılabilecek iyileştirmelerdir. Bunları tabi ki vergilerden ana gelir kaynağından sağlamak mümkün, bu gücü var Türkiye’nin ama bunu tercih etmiyorlar ve ayırdıkları kaynağı da özel sermayeye aktarmayı tercih ediyorlar. Katılım payları ve ek ödemelerle tamamlayıcı sağlık sigortaları ve sigortacılık sistemi ile bunun sürdürülmesi olanaksızdır. Özel sermayeye kaynak aktarmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Ama en önemlisi hastalanmadan önce müdahale etmek, doğru temelde bir koruyucu sağlık hizmeti bütüncül bir koruyucu sağlık hizmetini ekip çalışmasıyla kamusal alanlarda mutlaka nüfus ve bölge tabanlı olarak bir planlama gerçekleştirilmelidir. Liste temelli bir sistem olduğu için siz Ankara’dayken aile hekiminiz Erzincan’da olmamalıdır. Ama böyle örnekler var ne yazık ki. Bunları yapabilmek, performans baskısı altında bırakmadan niteliğe önem veren bir çalışma modelini kurmak gereklidir. Bu önerilerilerimizi bizim öz kaynaklarımız karşılayabilir durumdadır” dedi.
Hekimler Dönmek İçin Kendilerini Güvende Hissetmeliler!
Bütün dünyada çoklu bir kriz ortamı olduğuna dikkat çeken TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı şöyle konuştu: “Bu krizden çıkabilmenin yolu olarak her alanı sağlığı da sermayenin kullanımına açma çabası hala sürüyor. Ama bu iradeyi gösterebiliriz. Tek sorunumuz buna merkez kapitalist ülkelerin ve finans çevrelerin izin verip vermeyeceğidir. Merkez kapitalist ülkeler, çevre kapitalist ülkelerin bu projeden çekilmesine izin vermemek için direnecektir. Pandemi herkese sağlık alanının bir tüketim nesnesine dönüştürülmesiyle sağlık hizmetinin yürümesinin mümkün olmadığını gösterdi. Bu nedenle belki biraz daha esnek tutabilirler. Sağlığın finansmanı iş gücü sorunu var çalışma ortamlarının yetersizliği gibi çok sorun var. Sorunların çözümleri tabi ki zaman alacaktır. Ama özellikle cepten ödemelerin sonlandırılacağı, katılım payı altında ek ücretlerin alınmadığı bir sistemi hızla kurmak gerekiyor. Koruyucu sağlık hizmetlerini birleştirmek, güçlendirmek gerekiyor.Türkiye’de bunu kurmak ve sürdürmek mümkündür. Bu nedenle tabi ki bu değişim meydana geldikten sonra da hekimlerin geri dönüşü için daha iyi çalışma koşulları olduğunda o değersizleştirme girişimleri son bulduğunda hekimler yeniden mesleki değerini itibarını kazandığını hissettiklerinde kendilerini güvende hissedecek ve döneceklerdir. Çok kolay değil tabi ki. İnsanlar yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kaldılar yeni hayatlar kurdular. Ama burada da bu topraklarda da sevdikleri var yakınları var o nedenle bu topraklarda eğer ki güvenle çalışabilecekleri bir ortam oluşturulur, sağlanırsa, şiddetle burun buruna yaşamayacaksa dönmeyi tercih edecektir.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)